Ana içeriğe atla

14.3.1 Subklinik Hipotiroidi ve Yağlar

14.3.1 Subklinik Hipotiroidi ve Yağlar

14.3.1.1 Subklinik Hipotiroidi ve Lipid Parametreleri arasında ki gözlenen birliktelik
çalışmalarda doz-yanıt paterni açıktır , bu çalışmalar lipid profili ile tiroid fonksiyon spektrumu ilişkisini inceledi, bu spektrum aşikar hipotiroidizmde en yüksek seviye ve aşikar hipertiroidizmde en düşük seviye [4, 6, 17]. subklinik hipotiroidi kategorisinde ayrı ayrı incelendiğinde, birçok gözlemsel araştırmada subklinik hipotiroidi ve lipidprofilinde değişimler arasında birliktelik olduğunu bulmuştur [17–19]. yükselmiş LDL kolesterol düzeyleri ile kardiyovaskuler olay ve kardiovaskuler mortalite arasında birliktelik olduğu yaygın kabul görmektedir [20]; bu nedenle, LDL kolesterolünün subklinik hipotiroidide yüksek bulunma ihtimali mümkündür benzer derecede risk oluşturabilir. Ayrıca, yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) ve lipoprotein (a), subklinik hipotiroidide bu iki lipid ölçümleri olumsuz yönde değişebilir, kötü kardiyovasküler sonuçlarla ilişkilidir [20, 21].
birçok gözlemsel çalışmalarda; ötiroid olan grupla karşılaştırıldığında subklinik hipotiroidili insaların total ve LDL kolesterol seviyeleri yüksekti. Colorado Tiroid Hastalığı prevalans çalışmasında, subklinik hipotiroidizimli katılımcıların normal TSH 'lı olanlara göre total kolesterol ve LDL düzeyleri önemli derece yüksekti, ve lipid düşürücü ilaç kullanımı her iki grup arasında farklılık yoktu [6]. Kanaya ve ark. ayrıca subklinik hipotiroidi ve artmış total kolesterol düzeyleri arasında bir ilişki olduğu kaydedildi, fakat istatiksel olarak anlamlı birliktelik yanlıza Afrika kökenli Amerikan kadınlar arasındaydı [17]. yaşları 85 yıl olan bir kohorta, yükselen TSH yüksek total kolesterol ve trigliserid düzeylerine karşı statistiksel olarak anlamlı bir eğilimle ilişkili bulunmuştur [22].
Caron ve ark. kontrol grubuyla karşılaştırılan subklinik hipotiroidili 29 premenopozal kadınlarda düşük HDL düzeyleri kaydedildi, total kolesterol ve trigliserid düzeylerinde farklılık yoktu [23].
ortalama yaşı 41 olan genç katılımcılardan oluşan küçük bir çalışmada, subklinik hipotiroidili hastalar kontrol grubuyla karşılaştırıldığında yükselmiş Lp(a) seviyeleri gözlendi [19].
ancak, bu birliktelikler tutarlı görülmemektedir. geniş populasyonlu bir çok çalışmada subklinik hipotiroidizm ve olumsu lipid profili arasında anlamlı ilişki bulunmadı.
Whickham araştırmasında, yükselmiş TSH ve total kolesterol veya trigliserid seviyeleri arasında ilişkinin olmadığını açığa çıkmıştır [24].
son yapılan birçok geniş kohort çalışmaları subklinik hipotiroidizm ve yükselmiş LDL, total kolesterol, veya trigliserid, veya düşük HDL arasında olan ilişkinin yetersizliğini desteklemektedir [4, 7, 25].
çalışmalar arasındaki değişkenliklerin olmasının bir nedeni katılımcıların yaşlarıyla ilgili olabilir. örnek olarak, Rotterdam çalışması ve kalpdamar sağlığı çalışması (ortalama yaş 69 ve 73 yıl) gibi yaşlı katılımcılardan oluşan çalışmalarda, subklinik hipotiroidizm ve yükselmiş serum lipidleri arasında göreceli olarrak ilişki bulunmadı [4, 7]. subklinik hipotiroidizm ve yükselmiş LDL, total kolesterol, veya Lp(a) veya düşük HDL arasında pozitif ilişkinin olduğunu gösterilen genç katılımcılardan oluşan çalışmaların aksine bu devam etmektedir [6, 19, 23]. diğer bir karıştırıcı olan şey lipid düşürücü ilaçların kullanımıyla ilişkili çalışmalar arasındaki değişkwnliğin tutarsız sonuçlara katkıda bulunması olabilir. Cappola ve ark. 2006 çalışmasında, lipid düşürücü ilaç alan hastaların dışlanmasından sonra yapılan analizde gruplar arasında anlamlı bir farklılık gösterilmemiştir [4]. daha önceki benzer bir kohorta , Gussekloo ve ark. yükselmiş total kolesterole yönelik pozitif bir eğilim olduğunu bulmuştu; ancak , bu analizde ilaç kullanımı tanımlanmamıştı [22]. Ayrıca, Kanaya ve ark. tarafından artmış total kolesterol ile subklinik hipotiroidi arasında bir ilişkinin olduğu görülmüştü. lipid düşürücü ilaç alan hastaların dışlanmasından sonra bu ilişki sadece Afrika kökenli Amerikan kadınlarda bulunmuştur [17]. çalışmalar arasındaki ortalama TSH farklılıkları subklinik hipotiroidi ve lipid anomalileri arasındaki ilişkide değişkenlik olmasına katkıda bulunabilir. örnek olarak, bir çok çalışmada ortalama TSH değeri 10mU/l den daha düşük rapor edilmektedir, aralarında birliktelik yoktu [4, 24–26]. ortalama TSH değeri 10 mU/l den büyük olan deneklerle yapılan çalışmadarın bir çoğunda , subklinik hipotiroidizm ile artmış total ve LDL kolesterol, düşük HDL, veya yüksek Lp(a) ilişkili olduğunu rapor etmiştir [19, 23, 27].

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...