Ana içeriğe atla

14.3.1.2 Subklinik Hipotiroidide Levotiroksin Replasmanının lipid profili üzerinde Etkisi

14.3.1.2 Subklinik Hipotiroidide Levotiroksin Replasmanının lipid profili üzerinde Etkisi
Girişimsel çalışmalar subklinik hipotiroidi tedavisiyle serum lipid ve lipoproteinler üzerine karışık faydasının olduğunu göstermiştir. Birkaç randomize kontrollü ve iyi tasarlanmış çalışmaların arasında bile sonuçlar farklıydı. randomize , çift kör , plesebo kontrollü bir çalışma Cooper ve ark. tarafından yapılmıştı. levotiroksin veya plesebo tedavisinden bir yıl sonra total kolesterol veya trigliseridler arasında anlamlı bir farklılık gösterilemedi, basal total kolesterol seviyeleri 200 mg/dl den yüksek olan hastalarda bile gösterilemedi [28]. ilginçtir, Biri hariç tüm 33 hastada Graves hastalığının tedavisi sonucunda subklinik hipotiroidisi olduğu kaydedildi, ve hiç biri aşikar hipotiroidizm için tedavi altında değildi. Kong ve ark. öyküsünde son 6 içerisinde tiroid hastalığı nedeniyle L-T4 veya plesebo tedavisi almamış, ayrıca total kolesterol, LDL, HDL, veya Lp(a) da önemli değişiklik olmayan , subklinik hipotiroidili 40 kadın randomize edildi [26].
Basel Tiroid çalışmasında, ortlama yaşları 67 olan 66 kadın plesebo veya L-T4 tedavisinden birini almak için randomize edilmişti [27]. 48 haftalık tedaviyle birlikte total kolesterol (–3.8%) ve LDL (–8.2%) kolesterolünde küçük ama anlamlı azalma bulundu, bu durum TSH basal değeri 12 mU/l den büyük olan hastalarda daha belirgindi.
Tedavi HDL , trigliseridler, veya Lp(a) değişiklikleri ile ilişkili değildi. bir diğer randomize çalışmada, subklinik hipotiroidili 49 genç hasta (ortalama yaş 35) 6 ay L-T4 veya plsebo tedavisi ile ötiroid hale gelmişlerdi [12]. tedavi grubunda total kolesterol ve LDLkolesterolde %10 'a yakın anlamlı azalma belirlenmişti.
Lp (a) düzeyleri değişmedi. Son olarak, Monzani ve ark. subklinik hipotiroidili 45 genç italyan hastaları randomize etmişti ve 6 ay plasebo veya L-T4 tedavisi almışlardı [10]. Başlangıçta, subklinik hipotiroidi grubunda kontrol grubuna göre daha yüksek LDL ve total kolesterol vardı, ve 6 aylık tedavi sonrasında tedavi grubunda istatistiksel olarak anlamlı azalmalar oldu ; bu azalmalar total kolesterolda 10%, veya 22.6 mg/dl, ve LDL de 13%, veya 19.7 mg/dl idi. çalışmalar göz önüne alındığında statin kullanılarak total kolesterolde %20 azalma ile koroner olay riski %30 azaltılabilir, yukarıdaki iki çalışmada görülen %10 azalma nisbeten küçük ama kötü kardiyovasküler sonuçlar açısında anlamlı azalma gösterebilmektedir [29].
meta-analiz ve sistematik gözden geçirmeler, girişimsel çalışmaların verilerindeki tutarsızlığı sentezlemeye çalıştı. bir meta-analizde Danese ve ark. [30], 13 çalışma gözden geçirildi, total kolesterol ve LDL kolesterol de küçük ama anlamlı azalma vardı, ortalama azalmaları sırsıyla 7.9 mg/dl ve 10 mg/dl idi. Ancak, incelenen çalışmalar arasında önemli heterojenite vardı.
Ayrıca, gözden geçirilen çalışmalardan sadece üçü kontrollü randomize çalışmaydı, ve çalışmaların subgrup analizi yapıldığında sekiz internal geçerlilik kriterlerinden dördü bulundu, plasebo ve tedavi grubları arasında lipid profil değişiminde farklılık bulunmadı. İlginç şekilde, tedavisiz aşikar hipotiroidizmli ve total kolesterolü > 240 mg/dL olan hastalar L-T4 tedavisiyle total kolesterolünde önemli azalma olmaktadır. Buna karşılık, hafif (subklinik) hipotiroidili ve total kolesterol bazali 240 mg/dl den az olan hastalarda , L-T4 tedavisiyle anlamlı yarar sağlanamadı.
bir Cochrane gözden geçirme çalışmasında L-T4 tedavisiyle total kolesterolde benzer bir azalma eğilimi bulunmuştu, fakat total kolesterol, LDL, HDL, trigliseridler, veya Lp(a) seviyelerinde istatiksel anlamlı değişmeler yoktu [31].
LDL bazali 155 mg/dl den yukarıda olan hastaların subgrup analizi tedaviyle anlamlı azalmanın olduğunu göstermiştir, subklinik hipotiroidizmli ve yüksek bazal total kolesterol veya LDL kolesterollü hastalar L-T4 tedavisinden daha fazla yarar görmesi bu teoriyi daha ilerletmektedir. bu gözden geçirme sadece randomize çalışmalardan oluşmaktadır, birçoğu çift kördü ve Danese ve ark.nın meta analizindeki çalışmalardan daha kaliteliydi.
Özetle, total kolesterol ve LDL deki artış TSH nın yükselişiyle birlikte görülmektedir, ve hipotiroidizmin derecesi i ve kolesterol artışı arasında doz-cevap etkisi vardır. L-T4 tedavisinin lipidler üzerine etkisi çalışmalar arasında farklılıklar bulunmakatadır, tümü göreceli olarak küçük örnekli ve bir çoğunun plasebo kontrolü yoktu. Ancak, bu çalışmalar dikkatle incelemeleri TSH normale getirilmesinde L-T4 tedavisinin önemli olduğunu göstermektedir, azda olsa ,total kolesterol ve LDL de azalma, özellikle total kolesterol ve LDL bazalleri yüksek olan hastalarda, yüksek TSH bazal değerleri, veya tedavi edilmemiş aşikar tiroidizmin subklinik hipotiroidizim şeklinde sonuclanması (Table 14.1). benzer etkiler HDL, trigliseridler, veya Lp(a) ile görülmez.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

Tıbbi Makale ve Tez Yazım Kuralları

"tıbbi çeviri, makale çevirisi, tıbbi çeviri bürosu, makale tercüme, medikal çeviri, medikal tercüme, tıbbi tercüme.ingilizceden türkçeye çeviri. " Bilimsel araştırma, ancak yayınlandığında amacına ulaşır. Bilimsel çalışma ve deney, sonuçları ne kadar göz kamaştırıcı olursa olsun, tıbbi çeviri bu sonuçlar yayınlanıncaya kadar tamamlanmış sayılmaz. Bilim adamı yeteneğiyle, zekasıyla ve sempatikliği ile değil, yayınları ile değerlendirilir ve bilim arenasına çıkar. Bilimsel makaleler bilimsel prensiplere ve etik kurallara uygun olarak yapılan ve bilimsel formlarda yazılarak basılan çalışmalardır. Bu tıbbi bilimsel çalışma, öngörülen bir hipotez çerçevesinde yeterli gözlem ve deneye dayanılarak sonuca ulaştırılıp yazı haline getirilip tıbbi çeviri yayınlanırsa, tıbbi makale olarak adlandırılır. Tıbbi makale çeşitleri şunlardır: a. Tıbbi araştırma makalesi (klinik ve deneysel çalışmalar) b. Gözlem raporları (vaka takdimi) c. Derleme-tarama makalesi d. Ön rapor e. Editöre mektup e...