Ana içeriğe atla

14.3.3 Vasküler Risk Faktörleri ve Subklinik Hipotiroidizm

14.3.3 Vasküler Risk Faktörleri ve Subklinik Hipotiroidizm
14.3.3.1 Arteryel sertlik
santral (veya aortik) nabız dalga hızı ve aort büyüme indeksiyle ölçülen Arteryel sertlik ,kardiovaskuler riskleri tanımada giderek artan katkısı vardır. santral nabız dalga hızı ; aortik nabız dalgasının vasküler yatağın belirtilen mesafesinde ne kadar hızlı yer değiştirdiğini ölçmek için esatır. bu hız vaskuler elastisite ve kalsifikasyon derecesinden kısmen etkilenmektedir.
santral nabız dalga hızı farklı yöntemler ile ölçülebilir, temel olarak bir cihaz kullanımı ve damarların değerlendirimesiyle olur.
iki farklı yerdeki nabız dalgası kaydedilerek mesafe ölçülür (tipik olarak karotit ve femoral arter), elektrokardiogramdaki QRS kompleksi gibi kullanılan bir olayla süre ölçülür.
nabız dalga hızı, ayrıca brakial arter ve ayak bileğinde ölçülebilir (brakial-ayak bileği nabız dalga hızı). anck bu vakada, periferal muskuler arterler incelendi, ve santral nabız dalga hızı bulundu. aort büyüme indeksi (Alx), bir diğer arteriel sertlik ölçümüdür , radial arterin nabız dalga formları ölçülerek hesaplanır [47].
santral nabız dalga hızı ve Alx de artışı ile kardiovaskuler ve end-satage böbrek hastalarının mortalite nedeleri arasında ilişki bulunmuştur, yükselmiş santral nabız dalga hızı sağlıklı yetişkinlerde CHD ve strok açısından bağımsız belirleyicisidir [47, 48].
bir çok küçük çalışma subklinik hipotiroidi hastalarında nabız dalga hızını ve Alx i değerlendirmiştir, bu hastalarda kardiyovasküler riski netleştirmek için yapılmıştır. Nagasaki ve ark. subklinik hipotiroidli hastaların konrollere göre brakial-dirsek nabız dalga hızında artış olduğunu bildirmiştir [49]. Bu bulgu, TSH yüksekliğinin derecesinden bağımsızdı. aynı araştırmacılar ayrıca L-T4 tedavisinin brakial-dirsek nabız dalga hızının subklinik hipotiroidli bireyler üzerine etkisini incelemişti [50]. TSH normalleşmesiyle nabız dalga hızında anlamlı azalma bulundu ve bu sadece yükselmiş baPWV bazali olan hastalarda olmuştu. bir diğer gözlemsel çalışma subklinik hipotiroidili 19 kadın hastada yapıldı , Alx ve santral nabız dalga hızı kontrollerle karşılaştırıldığında subklinik hipotiroidi hastalarında daha yüksek bulunmuştu.
6 ay L-T4 tedavisi ve TSH nın normale gelmesinden sonra her iki parametrede kontrol seviyelerine göre anlamlı düşüşler oldu [51].

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

Tıbbi Makale ve Tez Yazım Kuralları

"tıbbi çeviri, makale çevirisi, tıbbi çeviri bürosu, makale tercüme, medikal çeviri, medikal tercüme, tıbbi tercüme.ingilizceden türkçeye çeviri. " Bilimsel araştırma, ancak yayınlandığında amacına ulaşır. Bilimsel çalışma ve deney, sonuçları ne kadar göz kamaştırıcı olursa olsun, tıbbi çeviri bu sonuçlar yayınlanıncaya kadar tamamlanmış sayılmaz. Bilim adamı yeteneğiyle, zekasıyla ve sempatikliği ile değil, yayınları ile değerlendirilir ve bilim arenasına çıkar. Bilimsel makaleler bilimsel prensiplere ve etik kurallara uygun olarak yapılan ve bilimsel formlarda yazılarak basılan çalışmalardır. Bu tıbbi bilimsel çalışma, öngörülen bir hipotez çerçevesinde yeterli gözlem ve deneye dayanılarak sonuca ulaştırılıp yazı haline getirilip tıbbi çeviri yayınlanırsa, tıbbi makale olarak adlandırılır. Tıbbi makale çeşitleri şunlardır: a. Tıbbi araştırma makalesi (klinik ve deneysel çalışmalar) b. Gözlem raporları (vaka takdimi) c. Derleme-tarama makalesi d. Ön rapor e. Editöre mektup e...