Ana içeriğe atla

14.5.2 Subklinik Hipertiroidi ve CHD ve kardiovaskuler mortalite

14.5.2 Subklinik Hipertiroidi ve CHD ve kardiovaskuler mortalite

iki araştırma CHD riskini incelemişti [4, 57] ve beş tanesi de subklinik hipertiroidili bireylerde kardiovaskuler mortaliteyi çalışmıştı [4,22, 57, 60, 69]. kardiovaskuler sağlık çalışmasında , ötiroid bireylerle karşılaştırıldığında subklinik hipertiroidi ve CHD arasında ilişki bulunamamıştı (HR 1.04; 95% CI 0.64–1.69) [4]. Aynı şekilde, Busselton sağlık çalışmasında CHD artışının istatiksel önemi yoktu (HR 1.30; 95% CI 0.60–3.30), subklinik hipertiroidili grupta sadece beş tane kardiovaskuler olay olmasına rağmen, Bu veriler dikkatle yorumlanmalıdır.
çalışmalardan ikisi [22, 60] subklinik hipertiroidi durumundaki kardiovaskuler mortalitede riskin arttığını rapor etmişti, oysa diğer üçü rapor etmemişti [4, 57, 69]. çalışmaların hiç biri istatiksel olarak anlamlı sonuç bulamadı, çalışmada subklinik hipertiroidili birey sayısının az olması çalışmanın düşük güçte olmasıyla sonuçlandı.
Ochs ve ark. tarafından yapılan bir meta-analizde ,kardiovaskuler risk oranı 1.19 olması istatiksel olarak önemi yoktu (95% CI 0.81–1.76). Bu çalışmaların bazıları da subklinik hipotiroidi gözlemsel çalışmalardaki gibi aynı tasarım konuları , kararlı sonuçların eksikliği, tiroid hormonu alan bireylerin çalışmada yer alması, ve , tüm çalışmalarda tiroid hormon testinin ölçümü sadece tek bir zaman noktasında olması gibi nedenlerle boğulmuştu.
Iervasi ve ark. tarafından kardiak hastalarla yaptığı çalışmada ötiroidlere göre subklinik hipertiroidide kardiovaskuler mortalite daha büyük bulunmuştu, risk oranı 2.32 bulundu (95% CI 1.11–4.85) [61]. Ayrıca, yanlızca iskemik kalp hastalığı olanlarda risk sınırlıydı (HR 3.5; 95% CI 1.2–7.9), önceden kardiyovasküler hastalığı ile birlikte tedavisiz subkilinik hipertiroidili hastalarda sonuçlar daha ağır olmaktadır.
primer kardiovaskuler olay ve mortalite durumu olan subkilinik hipertiroidi tedavisinin yapıldığı prospektif randomize çalışma mevcut değildir. gözlemsel veriler subkilinik hipertiroidi tedavisinin atrial fibrilasyonu önlediğini desteklemektedir, özellikle 65 yaş ve üzerinde olanlar için desteklemektedir, hangi kardiovaskuler risk faktör derecesinin revesible olduğu bilinmemektedir. tedavinin atrial fibrilasyon insidansı üzerine etkisini inceleyen yeterli güçlükte, randomize , kontrollü çalışmalardan elde edilen uygun verilerin olmaması, özellikle 65 yaş üzerindeki iskemik kalp hastalarının subklinik hipertiroidi tedavisi düşünülmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...