Ana içeriğe atla

2)GİRİŞİM YA DA SUÇLULUK DÖNEMİ (FALLİK DÖNEM)

2)GİRİŞİM YA DA SUÇLULUK DÖNEMİ (FALLİK DÖNEM)
Psikososyal kriz: girişimcilik ve suçluluk
Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: amaç
3-4 yaşlarında beden ve kişilik bakımından hızla gelişme olmaktadır. Motor gelişim hızla olgunlaşırken, cinsel organlara yönelik ilgileri de artmıştır. Çocuk ayrı bir kendiliği olduğunun farkındadır ve nasıl biri olmak istediğini bulup çıkarmaya çalışır. Çocukluğun 3-6 yaşlarında gelişen olumlu benlik öğesi girişim duygusudur. Erkek çocuğun davranışlarında girici, atılgan davranış özellikleri ağırlık kazanırken, kız çocuklarda ele geçirme ya da çekici oluş gibi davranış biçimleri gelişir. Bu evrede çocuk düşünce ve eylemde cinsel konulara, bilinmeyen şeyleri öğrenmeye, çevresinin çapını genişletmeye yönelmiştir.
Ödipus çatışmasının, iğdişlik korkusunun ve yasaksevi kuralının algılandığı, kavranıldığı dönemdir. Bu dönemin üstesinden gelebilmek için artık cinselliği bırakmalı yavaş yavaş anne ya da baba olma sürecine girilmelidir. Anne ya da baba ile özdeşim yaparak çocuk benliği gelişir, üstbenlik oluşmaya başlar. Çocuk içinde bulunduğu toplumun kurallarına göre davranmaya, o toplum için geçerli araç-gereci kullanmaya yönelir. Bu da çocukta giderek sorumluluk duygusunu geliştirir.
Vicdan gelişimi ahlaki gelişimin önemli bir adımı olarak kendiliğinden ortaya çıkar ve vicdan çocuğun girişimciliğini yöneten güç olur.
Bu evrede oluşan toplumsal işlev-örüntü girişim ve becermektir. Çocuksu eylemleri, atılganlığı, soru sormaları ve cinsel ilgileri yüzünden korkutulan, ceza gören çocukta ağır suçluluk duyguları doğuran bir üstbenlik gelişir ve çocuk ürkek, uysal, bağımlı ve girişim duygusundan yoksun büyüyebilir. Bazen de histerik kısıtlanış belirtilerine, cinsel güçsüzlük ve yetersizlik duygularına neden olabilir. Bu dönemin tehlikesi aşırı suçluluk duygusunun gelişmesidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...