2)ÖZERKLİK YA DA UTANÇ VE KARARSIZLIK DÖNEMİ (ANAL DÖNEM)
Psikososyal kriz: özerklik ve kuşku ve utanç
Ego güçlenmesi sonucu gelişen duygu: irade
Birinci yaşın sonuna doğru kas dizgesi hızla gelişir. Ayağa kalmak, yürüyebilmek ve anne kucağından çevreye doğru uzanmak özerk varoluşa geçişin ilk adımlarıdır. Kendi kas sistemine kontrolü artar. Sfinkter kaslarının olgunlaşması işeme ve dışkılamanın artık isteğe bağlı yapılabilmesi demektir. Böylece birbirine karşıt iki istek, iki eğilim ortaya çıkmıştır: tutmak ve bırakmak. Tuvalet eğitimiyle ciddi bir ambivalans yaşanır, ayrılma, bireyselleşme ve bağımlılık alanlarındaki ambivalans da buna eşlik eder.
Özgür irademle isteyebildiğim neyse ben oyum.
Özerklik duygusu birbirine karşıt bu iki istek ve eğilim arasında seçim yapabilme gücüdür. (kendi denetimini kendi eline alması) Bu evrede dışarıdan yapılacak denetim ve öğretiler çocuğun seçim yapabilme yetisini aşırı uçlara götürmeyecek, özerkliğini zedelemeyecek, ağır utanma ve cezalandırmalarla karşılaşmayacak biçimde güven verici olmalıdır. Yoksa yapılan seçim direngen bir tutmaya ya da istenilmeyen yer ve zamanda öfkeyle bırakmaya yol açabilir. Temelde bağımsızlık ve anne baba denetiminden ayrılmanın önde geldiği bir dönemdir. Sfinkter kontrolünün sağlanması özerklik kazanmayı temsil eder. Özellikle kendi bireyselliğini algıladığı bu duyarlı anlarda yoğun utanç duygusunun altında kalır veya bırakılırsa özerklik denemelerinden kaçınmak zorunda kalır ve denetimi anne babaya bırakır, bu da biri tarafından izleniyor, denetleniyor, yönlendiriliyor olma duygusunun temel kuşkunun büyümesine neden olur.
Bu evredeki tehlike utanç ve kuşkuculuk duygularının aşırı gelişmesidir. Utanç duyan kişide kendine yönelik bir öfke vardır. Aşırı utandırma çocukta kaçamak yapmak, hatalarını gizlemek gibi eğilimlere ya da isyancı bir utanmazlığa yol açabilir. Kuşkuculuk ise başkalarınca denetlenmek ve gözetlenmek durumunda oluşur. Bu da yetişkin yaştaki obsesyon kuşkuculuğuna ya da paronoid korkulara kapılma eğiliminin yerleşmesine yol açabilir.
Çocuk bu dönemde iki tür toplumsal işlev-örüntü ile denemeler yapar: tutmak ve bırakmak. Tutmak ve bırakmanın toplumsal uyum için birçok olumlu yanının yanı sıra olumsuz yönleri de gelişebilir. Tutunmak kin, yıkıcılık ve saldırganlıkla yüklü kısıtlayıcı, bastırıcı bir tutuculuk eğiliminde olabilir ya da bırakmak yıkıcı, kırıcı, yok edici eğilimleri kolayca ortaya sermek veya rahat bir bırakıcılık ve boş verme biçimde olabilir.
Çocuk bu evrede birbirine karşıt duygu ve eğilimler üzerinde giderek bir denge kurmayı, seçim yapabilmeyi, irade (istenç) yetisini geliştirir. Kendi benliğine saygısını yitirmeksizin kendi kendini denetleyebilme duygusundan özerk benlik, iyi niyet ve onur duygusu doğar. Erikson tanrıya inancın kaynağında temel güven duygusunun, toplum içinde yasa ve düzen ilkesinde özerklik ve irade duygusunun bulunduğunu ileri sürmüştür.
Psikososyal kriz: özerklik ve kuşku ve utanç
Ego güçlenmesi sonucu gelişen duygu: irade
Birinci yaşın sonuna doğru kas dizgesi hızla gelişir. Ayağa kalmak, yürüyebilmek ve anne kucağından çevreye doğru uzanmak özerk varoluşa geçişin ilk adımlarıdır. Kendi kas sistemine kontrolü artar. Sfinkter kaslarının olgunlaşması işeme ve dışkılamanın artık isteğe bağlı yapılabilmesi demektir. Böylece birbirine karşıt iki istek, iki eğilim ortaya çıkmıştır: tutmak ve bırakmak. Tuvalet eğitimiyle ciddi bir ambivalans yaşanır, ayrılma, bireyselleşme ve bağımlılık alanlarındaki ambivalans da buna eşlik eder.
Özgür irademle isteyebildiğim neyse ben oyum.
Özerklik duygusu birbirine karşıt bu iki istek ve eğilim arasında seçim yapabilme gücüdür. (kendi denetimini kendi eline alması) Bu evrede dışarıdan yapılacak denetim ve öğretiler çocuğun seçim yapabilme yetisini aşırı uçlara götürmeyecek, özerkliğini zedelemeyecek, ağır utanma ve cezalandırmalarla karşılaşmayacak biçimde güven verici olmalıdır. Yoksa yapılan seçim direngen bir tutmaya ya da istenilmeyen yer ve zamanda öfkeyle bırakmaya yol açabilir. Temelde bağımsızlık ve anne baba denetiminden ayrılmanın önde geldiği bir dönemdir. Sfinkter kontrolünün sağlanması özerklik kazanmayı temsil eder. Özellikle kendi bireyselliğini algıladığı bu duyarlı anlarda yoğun utanç duygusunun altında kalır veya bırakılırsa özerklik denemelerinden kaçınmak zorunda kalır ve denetimi anne babaya bırakır, bu da biri tarafından izleniyor, denetleniyor, yönlendiriliyor olma duygusunun temel kuşkunun büyümesine neden olur.
Bu evredeki tehlike utanç ve kuşkuculuk duygularının aşırı gelişmesidir. Utanç duyan kişide kendine yönelik bir öfke vardır. Aşırı utandırma çocukta kaçamak yapmak, hatalarını gizlemek gibi eğilimlere ya da isyancı bir utanmazlığa yol açabilir. Kuşkuculuk ise başkalarınca denetlenmek ve gözetlenmek durumunda oluşur. Bu da yetişkin yaştaki obsesyon kuşkuculuğuna ya da paronoid korkulara kapılma eğiliminin yerleşmesine yol açabilir.
Çocuk bu dönemde iki tür toplumsal işlev-örüntü ile denemeler yapar: tutmak ve bırakmak. Tutmak ve bırakmanın toplumsal uyum için birçok olumlu yanının yanı sıra olumsuz yönleri de gelişebilir. Tutunmak kin, yıkıcılık ve saldırganlıkla yüklü kısıtlayıcı, bastırıcı bir tutuculuk eğiliminde olabilir ya da bırakmak yıkıcı, kırıcı, yok edici eğilimleri kolayca ortaya sermek veya rahat bir bırakıcılık ve boş verme biçimde olabilir.
Çocuk bu evrede birbirine karşıt duygu ve eğilimler üzerinde giderek bir denge kurmayı, seçim yapabilmeyi, irade (istenç) yetisini geliştirir. Kendi benliğine saygısını yitirmeksizin kendi kendini denetleyebilme duygusundan özerk benlik, iyi niyet ve onur duygusu doğar. Erikson tanrıya inancın kaynağında temel güven duygusunun, toplum içinde yasa ve düzen ilkesinde özerklik ve irade duygusunun bulunduğunu ileri sürmüştür.
Yorumlar
Yorum Gönder