Ana içeriğe atla

4.6 Deneysel Tiroid fonksiyon bozukluğu ve iş kapasitesi

4.6 Deneysel Tiroid fonksiyon bozukluğu ve iş kapasitesi
egzersizle indüklenmiş kas büyümesi ve protein sentezinde tiroid hormonlarını rolünü çalışmak için, kendi isteğine bağlı egzersiz yapmasına izin verilen hipotiroid ratlarda iskelet
ve kalp kası protein sentezi gibi
miyozin ağır zincir (MHC) gen ekspresyonu ölçülmüştür. hipotiroidlerde ki (tiroidektomili) kalp ağırlığının vücüt ağırlığına oranları ve hipotiroid + fazla beslenen rat grupları 28 günün üzerindeki periodda önemli derecede kardiak atrofi göstermiştir.
ancak,hipotiroid ratların bir sub grubunda tekerlek egzersizyle kalp, gastroknemius ve soleus kaslarının atrofileri bu süre içerisinde önlenmiştir.
kalp, gastroknemius ve soleus kaslarında ki protein sentezler oranları hipotiroid ve hipotiroid+fazla beslenmiş gruplarda ötiroid kontrol ratlara göre önemli derecede suprese olduğu gösterilmiştir. Ancak, sadece hipotiroidizm olanlarla karşılaştırıldığında her üç kas grubunda egzersiz, protein sentezini % 50 oranla artırmaktadır. egzersiz, hipotiroidizmle indüklenmiş kardiak miyosin izoformlarındaki değişimleri modifiye edememiştir. Böylece, egzersiz aracılı etkiler kalp ve iskelet kaslarını büyütmektedir fakat kardiyak MHC geni tiroid hormonlarından bağımsız olarak görülmemektedir [35-42].
normal kontrol grupla karşılaştırıldığında, hipotiroid dişi ratlar 8 haftalık fiziksel eğitim programına alınmıştır ve maksimum oksijen uptake (–32%), iskelet kası homogenat solunum kapasitesi (–50%), kardiak myosin ATPase (–58%), ve in-situ kaynaklı sol ventrikül basıncı (–58%) oranlarında azalmalar gösterilmiştir. eğitim programı iskelet kasının oksidatif kapasitesini ve maksimum oksijen uptakekini normal sınırlar içerisinde onarmıştır fakat kardiak myosin ATPase veya myofibril ATPasın kalsiyum regulasyonunu düzeltmemişti. Ancak, eğitimli hipotiroid grupta kalp-ağırlığının vücut-ağırlık oranı en yüksek olmuştur. bu bulgular hipotiroid ratlarda maksimum oksijen tüketim kapasitesi fiziksel eğitimle normale getirilebileceğini düşündürmektedir, buna rağmen kalbin intrinsik kontraktil kapasitesi normale getirilememektedir. hipo ve hipertiroidizimin, kardiak miyosin hafif zincir 2 fosforilasyonu kapsamında in vivo ortamdaki kardiyovaskuler fonksiyonel kapasite üzerine etkileri tespit edilmiştir, dinlenme ve egzersiz sırasında miyokardial fonksiyonun önerilen bir modilatörü. normal kontrol grubuyla karşılaştırıldığında , miksödemli olanlarda kalsiyumla regule miyofibril ATPaz ı % 39 azaldı ve tirotoksik ratlarda % 9 arttı. bu yanıt hipotiroid ve hipertiroid ratlarda sırasıyla V3 izoformunda 20 kat artış ve V1 izoformunda %11 artışla ilişkiliydi.
tirotoksik ratlar normal kontrol grupla karşılaştırıldığında submaksimum treadmill (ayak değirmeni) egzersizi tüm kardiak fonksiyon indekslerinde anlamlı yükselme olduğunu meydana çıkarmıştı, fakat hipotiroid grupta tam tersi oluşmuştu. küç grup arasında belirgin kardiak fonksiyon farklılıklarına rağmen, miyosin hafif zincir 2 nin intrinsik seviyeleri dinlenme sırasında benzerdi, ekzersiz sırasında ise miyosin hafif zincir 2 nin intrinsik seviyeleri kontrol grubuyla karşılaştırıldığında hipo ve hipertiroid grubun her ikisindede anlamlı oranda azalmıştı.
tiroidin intrinsik kardiak fonksiyon durumuna derin etkisinin olmasına rağmen, bu veriler bize dinlenme ve egzersiz sırasında olan iyosin hafif zincir 2 regulasyonun hücresel süreçlerinde onun çok az kontrol etkisinin olduğunu düşündürmektedir.
kas glikojeni, glikolitik ortam, ve yüksek enerjili fosfat içerikler ; beş sağlam kontrol ve beş hipotiroid (tiroidektomili) köpeklerde 30 dakikalık düşük (40 W) ve yüksek (70 W) yoğunlukta treadmill(ayak değirmeni) egzersizi sonrasında karşılaştırılmalar yapılmıştı [40].
düşük yoğunluklu egzersiz sonrasında hipotiroid köpeklerde glikojenoliz ve kas laktat birikimi kontrol grubuna göre çok artmasına rağmen, önceden azalmış olan oksidatif kapasite yeterince kompanse edilememişti ve ATP içeriğin azalmasıyla sonuçlandı. Böylece, miksödemde yetersiz yakıt kullanımı ağır egzersiz sırasında sınırlayıcı bir faktör olarak kabul edilmektedir.
tirotoksikoz da ki azalmış egzersiz kapasitesinin mekanizması için yapılan araştırma ; aşırı tiroid hormonu (T3 günlük 0.1 mg 2 hafta boyunca alınmıştır) verilmesinin kardiak üzerine etkileri ve kademeli izoproterenol infüzyonuna metabolik yanıtlar, iskelet kasında ß-adrenerjic reseptor dansitesi, ve genç sağlıklı deneklerde egzersiz kapasitesinin fizyolojik belirleyicileriyle karekterizeydi. nabız izoproterenol yanıt eğimi T3 uygulanmasından sonra 36% daha fazlaydı. Buna ek olarak, ß-adrenerjik reseptör yoğunluğu iskelet kasının tüm liflerinde artmıştı. treadmill(ayak değirmeni) egzersizi sırasında maksimum oksijen alımı T3 uygulanmasından sonra 3% oranında düşüş oldu, çünkü arteriyovenöz oksijen farkında azalmanın olmasıydı. tirotoksikoz durumunda plazma laktatının submaksimum egzersize yanıtı %25 daha fazla olmuştu. bu etkiler iskelet kasnın oksidatif kapasitesiyle paralel azaldı (iskelet kasında oksidatif ve glikolitik enzimlerin aktivitelerde %21-37 azalma) ve tip 2a kas miyositinin kesit alanında %15 azaldı. yağsız vücüt kitlesi azaldı ve tüm vücut lösin oksidasyon ve protein yıkım oranları artmıştı. Böylece, kısa süreli deneysel tirotoksikozisde iş ya da egzersiz kapasitesi bozulmuştu çünkü iskelet kas kitlesi (tip 2 a kas lif atrofisi) ile oksidatif kapasitesi azalmıştı ve protein katabolizmasında hızlanmıştı , faka kardiak pompa fonksiyonunda azalma olmamıştı [40–42].
insan deneklerin in vivo ortamında tiroid hormon fazlalığı kardiak ß-adrenerjik sensitiviteyi artırdı. Buna karşılık, adrenerjik sensitivitesinde ki değişme diğer hiçbir primatlarda bulunmamıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...