6)YAKINLAŞMA YA DA SOYUTLANMA DÖNEMİ (GENÇ YETİŞKİNLİK DÖNEMİ)
Psikososyal kriz: yakınlık ve yalıtılmışlık
Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: sevgi
Genç yetişkinlik çağına denk gelir. Artık birey kendi kimliğini bir başkasının ya da başkalarının kimliği ile birleştirebilmeye hazırdır. Ancak kendi kimliğini yitirme kaygısı yoktur, eğer böyle bir kaygı varsa o kişinin delikanlılık çağındaki kimlik bocalamasından henüz çıkmadığı, kimliğini bulamadığı anlaşılır. Ego kaybından korkulduğunda ise gerçek anlamda yakınlaşma sağlanamaz. Yani yakınlık kimlik duygusunun bir ölçüde gelişmiş olmasıyla ilişkilidir. Bu dönemde birey somut birleşmelere, eşleşmelere kendini bırakabilir, bu ilişkide özveride bulunabilir ve ödünler verebilir. Kimliğin yitirileceği kaygısıyla kişi yakın ilişkiler kurmaktan kaçınabilir ya da ilişki kurmaya çalışırken önemli kişilik sorunları gösterebilir, bu da derin bir yalnızlık duygusuna neden olabilir. Bu evredeki tehlike yalnızlık duygusudur. Tehlike birbirine benzer olan insanlar arasında yaşanan yakın, yarışmacı ve mücadeleci ilişkilerdir. Yalıtılmışlık hissi insanlardan ayrı kalma, tanınmama, bilinmeme ve aranmama korkusunu içerir. Yakınlık ve sevgiyle güçlenen ego karşısındaki karşıt güç kendine yönelme, kendini özel bulmadır. Bu his daha sonraki dönemlerde ortaya çıkabilecek reddetme eğilimiyle yakından ilişkilidir.
Erikson eşeysel uyum ütopyasında şu öğelerin bulunması gerektiğini belirtmiştir:
Karşı cinsten
Sevilen bir eş ile
Karşılıklı doruk doyuma ulaşılabilmesi
Karşılıklı güven duygusunun paylaşılabilmesi
İş, üreme ve eğlence alanlarında birlikte bir düzen kurulabilmesi
Yeni yetişecek kuşaklara yeterli gelişme olanaklarının birlikte sağlanabilmesi
Psikososyal kriz: yakınlık ve yalıtılmışlık
Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: sevgi
Genç yetişkinlik çağına denk gelir. Artık birey kendi kimliğini bir başkasının ya da başkalarının kimliği ile birleştirebilmeye hazırdır. Ancak kendi kimliğini yitirme kaygısı yoktur, eğer böyle bir kaygı varsa o kişinin delikanlılık çağındaki kimlik bocalamasından henüz çıkmadığı, kimliğini bulamadığı anlaşılır. Ego kaybından korkulduğunda ise gerçek anlamda yakınlaşma sağlanamaz. Yani yakınlık kimlik duygusunun bir ölçüde gelişmiş olmasıyla ilişkilidir. Bu dönemde birey somut birleşmelere, eşleşmelere kendini bırakabilir, bu ilişkide özveride bulunabilir ve ödünler verebilir. Kimliğin yitirileceği kaygısıyla kişi yakın ilişkiler kurmaktan kaçınabilir ya da ilişki kurmaya çalışırken önemli kişilik sorunları gösterebilir, bu da derin bir yalnızlık duygusuna neden olabilir. Bu evredeki tehlike yalnızlık duygusudur. Tehlike birbirine benzer olan insanlar arasında yaşanan yakın, yarışmacı ve mücadeleci ilişkilerdir. Yalıtılmışlık hissi insanlardan ayrı kalma, tanınmama, bilinmeme ve aranmama korkusunu içerir. Yakınlık ve sevgiyle güçlenen ego karşısındaki karşıt güç kendine yönelme, kendini özel bulmadır. Bu his daha sonraki dönemlerde ortaya çıkabilecek reddetme eğilimiyle yakından ilişkilidir.
Erikson eşeysel uyum ütopyasında şu öğelerin bulunması gerektiğini belirtmiştir:
Karşı cinsten
Sevilen bir eş ile
Karşılıklı doruk doyuma ulaşılabilmesi
Karşılıklı güven duygusunun paylaşılabilmesi
İş, üreme ve eğlence alanlarında birlikte bir düzen kurulabilmesi
Yeni yetişecek kuşaklara yeterli gelişme olanaklarının birlikte sağlanabilmesi
Yorumlar
Yorum Gönder