Ana içeriğe atla

AHLAK GELİŞİMİ – KOHLBERG’İN KURAMI

AHLAK GELİŞİMİ – KOHLBERG’İN KURAMI
Ahlak gelişimini ilk tanımlayan 1932’de Piaget olmuştur. Piaget’e göre düşünce ve duygular paralel olarak gelişmektedir, ahlaki yargılama da doğal olarak kendiliğinden gelişen bilişsel bir süreçtir. Piaget’in görüşlerine ağırlık veren ve bu görüşleri sistematik olarak geliştiren, ahlak gelişiminde de evreler olduğunu öne süren Lawrence Kohlberg olmuştur.
Ahlaki değerlerin oluşumunda yargılama yetisinin önemli bir yer tutuğu görülmektedir. Yargılama kapasitesi ise zeka, olabilecek sonucu tahmin etme, dürtüleri ve fantezileri denetleyebilme ile dikkatini sürdürebilme, başkası ile empati yapabilme, benlik saygısı ve özgüven gibi değişkenlere bağlı olarak oluşur.
Kohlberg 10-26 yaşları arasında 50 denekle çalışmış, her 3 yılda bir aynı deneklerle görüşme yapmıştır. Kısa öyküler şeklinde varsayımsal ahlaki ikilemler anlatıp bunlarla ilgili sorular sormuştur. Bu ikilemlerin hepsinde öykü kahramanı zor bir durumda iki çelişkili değer arasında seçim yapmak zorunda kalmaktadır. Herkese aynı öyküler anlatılmış, aynı sorular sorulmuştur. Amaç deneğin konu ile ilgili düşüncelerini öğrenmek değil bu düşüncelerin arkasındaki akıl yürütmeyi görmektir. Deneğin yanıtı ve çıkardığı sonuç düşünce içeriğini, akıl yürütme ise düşünce şeklini ya da yapısını oluşturmaktadır. Bir bireyde akıl yürütme ile ilgili bir yapı geliştiyse, bu akıl yürütme varsayımsal sorunları çözmede olduğu kadar gerçek hayattaki sorunları çözmede de aynı şekilde çalışacaktır. Kohlberg ahlaki akıl yürütmenin bilişsel gelişime dayandığını ve ahlak gelişim için sosyal bakış açısının kazanılması gerektiğini belirtmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...