Ana içeriğe atla

dermatoloji - patoloji

Sonuçlar


Sitolojik ve yapısal atipi olup olmamasına bağlı olarak , bu seride 100 melansitik nevus üç kategoriye bölünmüştür:

1 junktional, kompound veya intradermal nevus yapısal veya sitolojik atipi gösterenler

Altmış iki nevus bu tip olarak incelendi.on üç tanesinde dermal konak yanıtı görüldü, 11 inde yalnızca dermal lenfoid infiltrat vardı, ikisinde fibroplazi vardı.bu gruptaki hiç bir nevusda lenfoid infiltrat veya fibroplazi herikisi birden görülmedi.

2 junktiona veya kompound nevus yapısal atipi gösteren ama sitolojik atipi göstermeyenler

sekiz nevus bu tipteydi.altı nevusta dermal konak yanıtı görüldü, birinde yalnızca lenfoid infiltrat vardı, birisinde de hem fibroplazi hem lenfoid infiltrat bulundu.

3 junktiona veya kompound nevus yapısal ve sitolojik atipinin her ikisini birden gösterenler
otuz nevus bu tipteydi.yirmi altısında dermal konak yanıtı görüldü, yedisinde sadece lenfoid infiltrat görüldü, dördünde yalnızca fibroplazi ve onbeşinde lenfoid infiltrasyon ve fibroplazinin her ikisi birden görüldü.




Bu seride yapısal atipiyle ilişkili olmadan sitolojik atipi yoktu.dev hücreli nevus tipi 62 örnek nevusun 17 sinde görüldü (%27) ve 38 örneklerin 27 sinde (%71) ya tek başına yapısal atipi veya yapısal ve sitolojik atipi beraber görülmüştü. Bu iki insidans rakamları arasında anlamlı farklılıklar vardı (X17.2; p<0.001 (tablo 1).

Bu çalışmadaki hastaların detaylı klinik analizleriayrı bir klinik rapor konusu olabilir. tablo 2 ve 3 de histolojik atipi ve multiple mol ve melanoma hikayesi arasında ki ilişki analizinin özeti verilmektedir.

Tartışma

Bu çalışmadaki kullanılan örnekler üniversitenin dermatoloji bölümüne özel olarak kutanöz pigmente lezyonlar için yönlendiriledirilmiş olması vurgulanmalıdır.bundan dolayı bu sonuçlar atipik nevusların tüm iskotçya populasyonunun insidansını yansıtmamaktadır ve displastik nevinin epidemiyolojik çalışmalarında kullanılmamalıdır.

Bizim sonuçlar melanositik nevusun iki temel histolojik formu olduğunu göstermiştir ve bu ikisi herzaman beraber bulunmamaktadır.yapısal atipi tek başına görülebilmektedir veya sitolojik atipiyle ilişkilidir, fakat bu seride sitolojik atipi yapısal atipiden ayrı görülmemektedir.şuana kadar yapılan çalışmaların çoğu hem yapısal hem sitolojik atipinin biyolojik önemine yoğunlaşmışlardır.bu tür kutanöz nevi işaretleri olan hastalar da malign melanom gelişme riskinin arttığını düşündürmektedir (1,6,7) ve bundan dolayı bu nevuslar bazı malign melanomun histogenetik prekursörüdür. Melonomla uyumlu Kontigus melanositik nevus un histolojik kanıtına dayanmaktadır.(1,2,8,9).
Şuana kadar hiçbir çalışmada sadece yapısal atipi gösteren nevus bildirilmemiştir ve bu malign melanomun prekürsörü olarak sayılamamıştır.başlangıçta sadece yapısal atipi göstermesi veya göstermemesi olsada zamanla sitolojik atipinin eklenip eklenmesi,yayınlarda ve raporlarda bunların iki ayrı histolojik atipi olduğunu kabul ederiz.

melanositik nevusda dermal konak yanıtının biyolojik önemi vardır. Ne lenfatik yanıt nede dermal fibroplazi oluşması atipik nevusun spesifik histolojik özelliğinin olmadığını sonuçlarda açıktır belki sıradan nevuslarda görülebilmektedir.her ikisi daha çok atipik nevusta beraber görülmesine rağmen lenfoid yanıt ile dermal fibroplazi her ikisi yapısal ve sitolojik atipinin birlikteliğinde görülebilir.

Atipik nevuslarda dev hücreli nevus sayısının artmasının önemi açık değildir.dermoepidermal bileşkedeki melanositlerde görülen hiperkromatizm ve nukleer pleomorfizim ili ilgili sitolojik atipiden ayırt edilmesi bu çalışmanının önemli konusudur.
Sonuç olarak displastik nevus terimi farklı yazarlar tarafından farklı tanımlandırılmıştır, bundan dolayı uygun terimlerin tanısal histopatolojik kullanımında karmaşıklık oluşmaktadır.kriterlerdeki açıklığın yetersiz olması farklı merkezlerdeki yapılan yayınları karşılaştırmada zorluk olmaktadır.
Bundan dolayı “displastik melanositik nevus “ terimini terkettik ve açık belirsiz olmayan aşağıdaki terminolojiyi benimsedik :
1 junktional, kompound veya intradermal nevus yapısal veya sitolojik atipi gösterenler
2 junktiona veya kompound nevus yapısal atipi gösteren ama sitolojik atipi göstermeyenler
3 junktiona veya kompound nevus yapısal ve sitolojik atipinin her ikisini birden gösterenler

Her üç kategoride lenfatik infiltrasyon, fibroplazi, ve dev hücreli nevüs tipini ayrıca kayır edilmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

Tıbbi Makale ve Tez Yazım Kuralları

"tıbbi çeviri, makale çevirisi, tıbbi çeviri bürosu, makale tercüme, medikal çeviri, medikal tercüme, tıbbi tercüme.ingilizceden türkçeye çeviri. " Bilimsel araştırma, ancak yayınlandığında amacına ulaşır. Bilimsel çalışma ve deney, sonuçları ne kadar göz kamaştırıcı olursa olsun, tıbbi çeviri bu sonuçlar yayınlanıncaya kadar tamamlanmış sayılmaz. Bilim adamı yeteneğiyle, zekasıyla ve sempatikliği ile değil, yayınları ile değerlendirilir ve bilim arenasına çıkar. Bilimsel makaleler bilimsel prensiplere ve etik kurallara uygun olarak yapılan ve bilimsel formlarda yazılarak basılan çalışmalardır. Bu tıbbi bilimsel çalışma, öngörülen bir hipotez çerçevesinde yeterli gözlem ve deneye dayanılarak sonuca ulaştırılıp yazı haline getirilip tıbbi çeviri yayınlanırsa, tıbbi makale olarak adlandırılır. Tıbbi makale çeşitleri şunlardır: a. Tıbbi araştırma makalesi (klinik ve deneysel çalışmalar) b. Gözlem raporları (vaka takdimi) c. Derleme-tarama makalesi d. Ön rapor e. Editöre mektup e...