RUHSAL-TOPLUMSAL (PSİKOSOSYAL) GELİŞİM
Erikson gelişimi bedensel (biyolojik), psikolojik (ego süreci) ve toplumsal süreçlerle açıklamıştır. Ego gelişimini psikososyal gelişim dönemleri içinde ele almıştır. Erikson gelişmeyi insan yaşamının tümünü kapsayan bir süreç olarak görmüştür. İnsanın Sekiz Evresi başlığı ile geliştirdiği dönemler kuramı normal ve anormal kişilik gelişmesini, benlik gelişiminin aşamalarını açıklamaktadır.
Aşamalı Oluşum ilkesi: Erikson gelişimi birbirini izleyen evreler olarak tanımlar, bir evre başarılmadan diğerinin başlamayacağını vurgular. Organizmanın parçaları belli bir zamana ve sıraya göre gelişir. Her dönem kendinden sonra gelen dönem için bir basamak oluşturur ve erişilen dönem önceki dönemlerin etkisi ile biçimlenir. Her dönemin kendine özgü gereksinimi, tamamlayacak görevleri, çözülecek sorunları, duyarlı yönleri ve özgül dönemeci vardır. Normal kişilik gelişimi bu sorunların çözümü, gereksinimlerin giderilmesi ile gerçekleşir.
Organ İşlev-biçimi: Belli bir dönemin ağırlık noktası olan bölgeye ilişkin temel işlevler bütün organizmaya yayılarak egemen bir işlev-biçim oluşturur.
Toplumsal İşlev-Örüntü: Her dönemde kendine özgüdür ve toplumsal çevre ile sürekli etkileşim içindedir.
Her dönemde benliğin karşılaştığı birbirine karşıt bir olumlu benlik öğesi bir de bunun karşıtını belirtilmiştir.
Erikson’un Kimlik Anlayışı: Bireyin zaman içinde ve bir durumdan diğerine kendiliğinin sürekli ve aynı kaldığına dair öznel duygusu olarak tanımlamıştır. Bireyin biyolojik özellikleri, psikolojik gereksinimleri, ilgileri ve savunmaları ile içinde yaşanılan kültürün araçları tarafından şekillendirilmektedir. Bireyin cinsiyeti, fiziksel görünümü, fiziksel ve bilişsel kapasitesi ve bunlarla ilgili kendiliği kimliğin biyolojik (fizyolojik) yönüdür. Bireyin özgün ilgileri, gereksinimleri, savunmaları, duyguları gibi bireye ‘ben’ duygusunu veren her şey psikolojik özellikleridir. Kültürel ve sosyal ortam ise bireyin biyolojik ve psikolojik özelliklerini ortaya koyması ve geliştirmesi için fırsatlar yaratır. Erikson’a göre en uygun kimlik gelişimi bir kimse kendi biyolojik ve psikolojik kapasitesi ve gereksinimlerine uygun sosyal rolleri deneyebileceği ortamlarda bulunduğunda ortaya çıkmaktadır. Erikson’a göre ergen önceki sayısız kimliklerini yeniden organize ederek, sentezleyerek ve dönüştürerek yeni bir kimlik yapılandırır. (identity configuration). Önceki dönemlerde kurulmuş özdeşimler kimlik oluşumunu etkilemektedir.
Bebeklikte ilk kimlik duygusu anne ile bebeğin karşılıklı güven duyarak ve birbirlerini tanıyarak buluştukları noktada çıkar. ‘ne almayı ve vermeyi umuyorsam ben oyum’
Özerkliğin çocuk açısından kimliğe yansıması ‘özgürce ne isteyebiliyorsam ben oyum’ bu dönemde çocuğun girişimciliğine izin verilmesi ve amaç edinebilmesi kimlik oluşumunda çok önemlidir.
Okul yıllarında beceriler ve aletlerle, onları bize öğretenler ve bizlerle paylaşanlarla kurulan ilişkiler kimlik duygusuna ‘iş yapmak için ne öğrenebilirsem ben oyum’ şeklinde yansır.
Ergenlikte ise ‘ne olmayı hayal edebiliyorsam ben oyum’ anlayışı olur.
Kimlikle ilgili arama ve bağlanmalar en yoğun biçimde ergenlikte görülmekle birlikte bireyin biyolojik, psikolojik ve toplumsal koşulları değiştikçe kimlik gelişimi de sürmektedir.
Erikson gelişimi bedensel (biyolojik), psikolojik (ego süreci) ve toplumsal süreçlerle açıklamıştır. Ego gelişimini psikososyal gelişim dönemleri içinde ele almıştır. Erikson gelişmeyi insan yaşamının tümünü kapsayan bir süreç olarak görmüştür. İnsanın Sekiz Evresi başlığı ile geliştirdiği dönemler kuramı normal ve anormal kişilik gelişmesini, benlik gelişiminin aşamalarını açıklamaktadır.
Aşamalı Oluşum ilkesi: Erikson gelişimi birbirini izleyen evreler olarak tanımlar, bir evre başarılmadan diğerinin başlamayacağını vurgular. Organizmanın parçaları belli bir zamana ve sıraya göre gelişir. Her dönem kendinden sonra gelen dönem için bir basamak oluşturur ve erişilen dönem önceki dönemlerin etkisi ile biçimlenir. Her dönemin kendine özgü gereksinimi, tamamlayacak görevleri, çözülecek sorunları, duyarlı yönleri ve özgül dönemeci vardır. Normal kişilik gelişimi bu sorunların çözümü, gereksinimlerin giderilmesi ile gerçekleşir.
Organ İşlev-biçimi: Belli bir dönemin ağırlık noktası olan bölgeye ilişkin temel işlevler bütün organizmaya yayılarak egemen bir işlev-biçim oluşturur.
Toplumsal İşlev-Örüntü: Her dönemde kendine özgüdür ve toplumsal çevre ile sürekli etkileşim içindedir.
Her dönemde benliğin karşılaştığı birbirine karşıt bir olumlu benlik öğesi bir de bunun karşıtını belirtilmiştir.
Erikson’un Kimlik Anlayışı: Bireyin zaman içinde ve bir durumdan diğerine kendiliğinin sürekli ve aynı kaldığına dair öznel duygusu olarak tanımlamıştır. Bireyin biyolojik özellikleri, psikolojik gereksinimleri, ilgileri ve savunmaları ile içinde yaşanılan kültürün araçları tarafından şekillendirilmektedir. Bireyin cinsiyeti, fiziksel görünümü, fiziksel ve bilişsel kapasitesi ve bunlarla ilgili kendiliği kimliğin biyolojik (fizyolojik) yönüdür. Bireyin özgün ilgileri, gereksinimleri, savunmaları, duyguları gibi bireye ‘ben’ duygusunu veren her şey psikolojik özellikleridir. Kültürel ve sosyal ortam ise bireyin biyolojik ve psikolojik özelliklerini ortaya koyması ve geliştirmesi için fırsatlar yaratır. Erikson’a göre en uygun kimlik gelişimi bir kimse kendi biyolojik ve psikolojik kapasitesi ve gereksinimlerine uygun sosyal rolleri deneyebileceği ortamlarda bulunduğunda ortaya çıkmaktadır. Erikson’a göre ergen önceki sayısız kimliklerini yeniden organize ederek, sentezleyerek ve dönüştürerek yeni bir kimlik yapılandırır. (identity configuration). Önceki dönemlerde kurulmuş özdeşimler kimlik oluşumunu etkilemektedir.
Bebeklikte ilk kimlik duygusu anne ile bebeğin karşılıklı güven duyarak ve birbirlerini tanıyarak buluştukları noktada çıkar. ‘ne almayı ve vermeyi umuyorsam ben oyum’
Özerkliğin çocuk açısından kimliğe yansıması ‘özgürce ne isteyebiliyorsam ben oyum’ bu dönemde çocuğun girişimciliğine izin verilmesi ve amaç edinebilmesi kimlik oluşumunda çok önemlidir.
Okul yıllarında beceriler ve aletlerle, onları bize öğretenler ve bizlerle paylaşanlarla kurulan ilişkiler kimlik duygusuna ‘iş yapmak için ne öğrenebilirsem ben oyum’ şeklinde yansır.
Ergenlikte ise ‘ne olmayı hayal edebiliyorsam ben oyum’ anlayışı olur.
Kimlikle ilgili arama ve bağlanmalar en yoğun biçimde ergenlikte görülmekle birlikte bireyin biyolojik, psikolojik ve toplumsal koşulları değiştikçe kimlik gelişimi de sürmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder