Ana içeriğe atla

tıbbi çeviri

“Displastik nevus” teriminin kesin histolojik tanımında hem karışıklık hem tartışma mevcuttur.bu çalışma bu konu üzerinde yoğunlaşmaktadır, displastik nevus sendromunun kesin klinik tanımıyla ilgili diğer problemlere yoğunlaşmamaktadır.

Bu nevusla ilgili iki temel histolojik özellik bildirilmiştir (1-3): lentigius melanosistik hiperplazi (yapısal atipinin anormal büyümesi için önerdiğimiz tanımlama); ve melanositik sitolojik atipi.Clark ve ark. Yapısal atipi ve sitolojik atipinin kombinasyonu melanositik displaziyi oluşturduğunu düşünmektedir, ve sitolojik atipi olmadan tanı konulamamaktadır(2).bunun aksine, Ulusal sağlık konsensusu geliştirme ensitüsü konferansında , sitolojik atipinin olup olmaması displastik nevus tanısı için esas olmamasıyla sonuçlanmıştı (4).bu bakış açısı Ackerman tarafından henüz desteklenmiştir (5).

Bu kritik nokta üzerindeki devam eden tartışma , birinci uluslar arası deri melanoma konferansında bir sonuca ulaşmamıştır ve melanositik nevusun displastik olarak rapor edilmesi için yeterli tanısal kriterlerde zorluklar çıkarmıştır.bu nedenle 60 hastadan 100 nevus aşağıdaki komular için inceledik:
1 yapısal atipi ve sitolojik atipi ve kesin olmayan sitolojik ve yapısal atipinin beraberliğinin insidansını belirlemek için
2 nevusa konak yanıtının insidansını belirlemek için, yani dermal lenfatik infiltrasyon ve fibroplazi.
3 tüm patolojistler tarafından atipik nevininhistolojik raporlanmasını kolayca tekrarlanabilir metodunun önerilmesi.

Metaryal ve Metodlar

60 hastadan 100 ardışık melanositik nevi kesilerinin hemotoksilen ve eozin ile boyanmıştı, bu örnekler 1984 ve erken 1985 yıllarındaki dermatopatoloji dosyalarından elde edilmişti, mikroskopik incelemesini iki ayrı araştırmacı yaptı ve bunlar vakalerın klinik detaylarını bilmiyorlardı.elder ve ark. Ve Clark ve ark. Tarafından belirlenen histolojik özelliklere göre nevuslar değerlendirildi.

YAPISAL ATİPİ (LMH)
Bazallerde melanositlerin irreguler bulunması retelerde uzamasıyla birlikte hiperplazi ile karekterizedir (fig. 1). Melanosit agregasyonları oluşabilmektedir ve kümelerin lateral uzanma eğilimli olamkatadır ve komşu reteler arasında horizontal köprüleşme oluşturmaktadır (fig.2 ).

SİTOLOJİK ATİPİ (fig.3)

Bu nükleer pleomorfizim ve hiperkromatizm ile karekterizedir, fakat nadiren mitotik figürlerle ilgilidir.iki temel formu tanımlanmıştır.birinci hücre tipi geniş hiperkromatik nükleusa sahiptir ve yetersiz sitoplazma büzülme artefaktını göstermektedir.ikinci epiteloid hücre tipi daha az hiperkromatik nükleusu var ve melanin pigmeti içeren bol sitoplazması vardır.

Yapısal ve sitolojik atipiye ek olarak , fibroplazi ve dermal lenfoid infiltrat özellikleri displastik olarak tanımlanan nevuslarla ilişkilidir.her ikisi de konak yanıtı olarak meydana gelmektedir ve tek başına veya kombinasyon halinde bulunabilir, bundan dolayı bunlar bu seride ayrıca not alınmıştır.

Fibroplazi konsantrik veya lameller olabilir. Lameller fibroplazi Papiller dermiste kalılaşmış kollejen fibrillerin horizontal veya vertikal dağılmalarıyla oluşmaktadır(fig. 4). Konsantrik fibroplazi dermoepidermal bileşke altında rete kenarlarında devam eden geniş band asellüler kollajenden oluşmaktadır (fig. 5a ve b).


Atipi gösteren kesitlerin incelenmesi sırasında , yapısal ve kombine sitolojik atipisi olan hastaların büyük oranında Nevusun dermal komponenetinde dev hücreli nevus tipi olduğu göst erilmiştir (fig. 6a). Yüzeyel incelemeyle olası premalign atipiyle karışabilmektedir, bazıları yüksek nükleer sitoplazmik oranları olan büyük hücreler ve bazılarında multinukleer yapı görülmektedit (fig. 6 b).bunlar temel olarak dermoepidermal bileşkede yerleşmiştir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...