Ana içeriğe atla

Normal Meme ve Pattemler-online tıbbi makale çeviri

Normal Meme ve Pattemler
Kadınların yaşamları boyunca meme sürekli bir değişim içinde olur. Puberté dönemindeki belirgin gelişimsel doku değişikliğini menstruel siklusdaki, gebelik ve laktasyondaki değişiklikler izler. Menapoz dönemi ise memenin bir tür dinlenmeye geçtiği ve yağ dokusu involusyonunun arttığı dönemidir. Bütün bu dönemlerde memede mikroskopik ve makroskopik anatomi bir ölçüde farklı özellikler gösterir. Meme, meme başından başlıyarak adeta ışınsalı şekilde doku içinde dağılan 10-15 lobdan oluşmuş tübüloalveoler tipte bir bezdir. Her lobun meme başına doğru yönelen ayrı bir kanalı bulunmaktadır. Genelde loblar bağımsız işlevi olan ünitelerdir, ancak bu üniteler meme içinde fibröz bağ dokusu özelliğinde bir destek doku ile çevrelenmiş ve birbirlerine sıkıca bağlanmışlardır. Salgısal işlevi olan ünitelerin gömülü olduğu fibröz doku bireyden bireye farklılık gösterir. Çok kalın olabildiği gibi çok ince fibröz doku özelliğinde olması da mümkündür. Yağ dokusu alanian İse bu fibröz destek dokunun arasında kalan boşluklan doldurmuştur. Yağ dokusunun dağılım oranı bireyin yapısına ve yaşına göre değişiklikler gösterir. Bir kadında yağ dokusundan zengin bir meme görünümü ortaya çıkması için ortalama 20-28 yıllık bir süreç gerekmektedir. Ancak bu sürece bazen çok kısa bir dönemi kapsayabilmekte; örneğim bazı kadınlarda gebelikten yada laktasyondan, 10-15 ay sonra meme tamamen yağlanabilmektedir. Çok erken dönemde memede diffüz yağ; dokusu artımı oluşabileceği gibi çok ileri yaşlardai ve menapozdan sonra bile salgısal elemanları ve; fibröz doku elemanları yoğun olan meme örnekleri bulunmaktadır. Her meme lobu 20-40 lobulustan oluşmuştur ve her bir lobulus içerisinde 10- 100 arasında değişen sayıda asinus bulunur. Bazı yazariar asinus sözcüğünü yalnızca laktasyon dönemindeki memede kullanmakta laktasyon dönemi dışındaki memenin duktus sisteminin en uç birimine "duktül" ismini vermektedir. Asİnuslar birieşerek intralobüler ve ekstralobüler segmentten oluşan terminal duktus'a açılıriar.  Asinusların lümeni tek sıralı silindirik yada kubik epitel İle döşelidir. Lümen epitelinin altında myoepitelial hücreler bulunur. Bunlar süreklilik gösteren bir tabaka halinde değildir. Çekirdekleri küçük sitoplazmaları ise berraktır. Asinusu en dışta bazal membran çevreler. Memede herbir lobülusun terminal duktusu, diğer lobüluslardan gelen terminal duktuslaria birieşerek subsegmental duktusu, birkaç subsegmental duktus da birieşerek segmental (laktifer) duktusu oluşturur. Duktusların hücresel yapısı meme başına açılan ampulla kısmı hariç asinüslerdeki gibidir. Laktifer duktus meme başı tabanına girer girmez genişler ve "laktifer sinüs" ismini alır. Bunlar, 2-4 mm çapındadıriar ve koni şeklinde daralan ampulla ismi verilen bir bölümle meme başından dışarı açılıriar. Ampulla çok katlı yassı: epitel ile döşelidir. Gebelik döneminde lobüluslar ileri derecede prolifere olur ve büyür. Bu büyüyen lobüluslar birbirine iyice yaklaştıktan için İntralobüler stroma görülemeyecek kadar azalır. Laktasyonda, epitel hücreleri vakuollüdür ve sitoplazmanın bir kısmı süt sekresyonu İle atıldığından bu kısmın kalınlığı gebeliğe göre daha daralmıştır. Laktasyondan sonra normale dönüş en az üç ay sürer. Menapoz döneminin başlaması ile biriikte lobüluslar yavaş yavaş atrofiye uğrar. Epitel ve myoepitel hücreler küçülür. Asinusların lümenleri görülemeyecek kadar daralır ve adeta "yarık" görünümünü alır. Lobüller arası stroma zamanla yağ dokusu artımına uğrar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...