Ana içeriğe atla

KADIN IÇ GENITAL ORGANLARI tıbbi çeviri

4. KADIN IÇ GENITAL ORGANLARI
4.1. Vajina
Vajina 9 cm uzunlugunda, uterustan vestibule kadar uzanan müsküler yapıda olan bir kanaldır. Uzun aksı sakrumun alt kısmına paralel olup, serviks uteri ile 45–90 derecelik bir açı ile birlesir. Uterin serviks üst vajinaya dogru protrüde oldugu için vajinanın ön duvarı arka duvarından 1,5–2 cm daha kısadır. Serviksin etrafında bulunan kısm cul-de-sac forniks olarak bilinir ve dört kısma ayrılır: anterior forniks, posterior forniks ve iki lateral forniksler. Vajinanın ön ve arka duvarları birbirleriyle temas halindedir ve iç yüzde bulunan mukoza plikalarına rugae vajinalis denir. Vajinanın lateral duvarında kendisini saran ven pleksusu, levator ani kasını saran pelvik fasiya bulunur. Üreterler vajinanın lateral fornikslerine yakın olarak seyreder ve lateral forniksler, üreterlerin uterin arteri çaprazlama noktasına yaklasık olarak 1 cm kadar uzaklıktadır. Vajinanın salgı bezi yoktur, ıslaklıgı servikal ve uterin bezlerin salgısıyla saglanır. Mezonefrik kanal artıgı olan Gartner kanalı vajinanın lateral duvarlarında fibröz bir bant olarak ele gelebilir, kistik olusumlara yol açabilir. Vajinanın kanlanması oldukça zengin olup, uterin, medial rektal ve internal pudental arterlerden gelen dallarca olur. Vajinanın lateralinde bulunan pleksuslar tuba, mesane ve rektumun venöz pleksuslarıyla irtibat halindedir ve internal iliak vene dökülürler. Vajinanın üst grup lenf damarları eksternal ve internal iliak, orta grup lenf damarları internal iliak ve alt grup lenf damarları ise yüzeyel inguinal lenf nodlarına dökülür. Vajinanın inervasyonu uterovajinal pleksus, pelvik pleksus ve pudental sinir tarafından saglanır.
4.2. Uterus
Uterus yasa ve östrojen uyarısına baglı olarak agırlıgı ve sekli degisiklik gösteren fibromüsküler bir organdır. Iki kısmı vardır, müsküler yapıda olan üst kısım korpus, fibröz yapıda olan alt kısım ise serviks olarak adlandırılır. Dogurganlık çagında korpus serviksten daha büyükken, menarstan önce ve menopozdan sonra serviks ve korpusun boyutları birbirine yakındır. Korpusun içinde kalın müsküler bir tabakayla çevrelenmis olan üçgen biçimli bir endometrial kavite vardır. Endometrial kavitenin üst kısmında korpus yukarıya dogru uzanım gösterir ve buraya fundus denir. Endoservikal kanalın endometrial kaviteye açıldıgı bölgeye isthmus denir. Korpusun üst kısmında her iki tarafta fallop tüplerinin giris bölgelerine kornu denir. Uterusun altta vajinaya ve pelvisteki yapılara tutunmasını saglayan bazı ligamentleri vardır. Bu ligamentler söyle sıralanabilir: i) borad ligament (ligamentum latum uteri), uterusun kenarları ile pelvis yan duvarı arasında uzanan çift katlı periton katlantısı olup, içinde uterin arterler, fallop tüpleri, parametrium ve üreterler bulunur,
ii) round ligament (ligamentum teres uteri), gubernakulum artıgı olan yassı bag dokusundaki bu yapı uterusun üst dıs kenarlarından baslayarak inguinal kanala girer ve labium majoranın içindeki bag dokusunda sonlanır,
iii) sakrouterin ligament, serviksin supravajinal kısmından rektuma uzanan bag dokusu ve düz kas liflerinden olusan bir yapıdır, iv) kardinal ligament, vajinanın fornikslerinden ve serviksten baslayan bu ligament, pelvis yan duvarına uzanır ve uterusun en kuvvetli bagıdır. Bu ligamentler dısında uterus ile mesane arasındaki bag dokusuna plika uterovezikalis, serviks ile pubik kemik arasındaki bag dokusuna ligamentum puboservikalis denir. Uterusun beslenmesi internal iliak arterin dalı olan uterin arter tarafından olur. Ayrıca uterin arter ile ovarian ve vajinal arterler arasında anastomozlar vardır. Venleri; arterlere eslik eden uterin ve ovarian venlerdir. Lenfatikleri; lateral aortik, preaortik ve eksternal iliak lenf nodlarına dökülür. Uterusun inervasyonu uterovajinal pleksustan ve pleksus pelvikustan gelir. Mezonefrik (Wolffian) ve paramezonefrik (Müllerian) kanallar fetal hayatın sekizinci haftasına kadar beraber bulunan olusumlardır. Bu haftadan sonra bu kanallardan biri gelisecek ve digeri ise yok olarak cinsiyete baglı organları olusturacaktır. Transforming growth factor-b ailesi üyesi, glikoprotein yapıda olan AMH (antimüllerian hormon) testislerdeki Sertoli hücrelerince salgılanır ve sekizinci haftaya kadar müllerian kanalın regresyona ugramasını saglar. AMH yoklugunda fetus paramezonefrik kanaldan fallop tüplerini, uterusu, üst vajinayı gelistirecektir. Paramezonefrik kanallar orta hatta birleserek Y biçiminde bir yapı olustururlar, fetal hayatın onuncu haftasında bu yapı uterus, fallop tüpleri ve üst vajinayı olusturacaktır. Ayrıca paramezonefrik kanalın kaudale dogru füzyonu, mezonefronların dejenerasyonu ve fallop tüpleri ve overlerin pelvise dogru inmesiyle uterusun ön ve arkasında bulunan çift tabakalı periton katlantısı olan broad ligament meydana gelecektir. Uterin kavite, servikal kanal ve vajinanın bir kanal halini alması yirmiikinci gebelik haftasında sonlanır. Epitelin altındaki mezensimal dokudan uterusun stroması ve düz kaslar gelisecek ve yirminci gebelik haftasında uterusun mukozası endometriuma dönüsmüs olacaktır.
4.3. Fallop Tüpleri
Fallop tüpleri ve overlere beraber olarak adneks denir. Fallop tüpleri, müllerian kanalın proksimalinin kapanmamıs bir çift parçasıdır. Uzunlukları 7-12 cm arasında degisir, görevi ovumun yakalanması, konsepsiyon için uygun ortam saglanması ve fertilize ovumun endometrial kaviteye tasınmasıdır. Dört kısımdan olusur:
i)interstisyel kısım, uterusun duvarında seyreden ve tubal ostiumları olusturan kısımdır, ii) isthmus, uterusa yakın olan dar kısımdır, iii) ampulla, isthmusun lateralinde olan genis kısımdır, iv) fimbria ise peritoneal kaviteye açılan, ovumun yakalanması için parmaksı çıkıntıları kas hücreleri bulunur. Tubalar periton ile kaplı olup, mezenterine mezosalpenks denir. Kanlanması uterin ve ovarian arterlerden olur. Venlerini, uterin ve ovarian venler olusturur. Lenfatikleri, aortiklateralis ve preaortik nodlara dökülür. Inervasyonu ise uterovajinal ve ovarian pleksustan yapılır.
4. KADIN IÇ GENITAL ORGANLARI
4.1. Vajina
Vajina 9 cm uzunlugunda, uterustan vestibule kadar uzanan müsküler yapıda olan bir kanaldır. Uzun aksı sakrumun alt kısmına paralel olup, serviks uteri ile 45–90 derecelik bir açı ile birlesir. Uterin serviks üst vajinaya dogru protrüde oldugu için vajinanın ön duvarı arka duvarından 1,5–2 cm daha kısadır. Serviksin etrafında bulunan kısm cul-de-sac forniks olarak bilinir ve dört kısma ayrılır: anterior forniks, posterior forniks ve iki lateral forniksler. Vajinanın ön ve arka duvarları birbirleriyle temas halindedir ve iç yüzde bulunan mukoza plikalarına rugae vajinalis denir. Vajinanın lateral duvarında kendisini saran ven pleksusu, levator ani kasını saran pelvik fasiya bulunur. Üreterler vajinanın lateral fornikslerine yakın olarak seyreder ve lateral forniksler, üreterlerin uterin arteri çaprazlama noktasına yaklasık olarak 1 cm kadar uzaklıktadır. Vajinanın salgı bezi yoktur, ıslaklıgı servikal ve uterin bezlerin salgısıyla saglanır. Mezonefrik kanal artıgı olan Gartner kanalı vajinanın lateral duvarlarında fibröz bir bant olarak ele gelebilir, kistik olusumlara yol açabilir. Vajinanın kanlanması oldukça zengin olup, uterin, medial rektal ve internal pudental arterlerden gelen dallarca olur. Vajinanın lateralinde bulunan pleksuslar tuba, mesane ve rektumun venöz pleksuslarıyla irtibat halindedir ve internal iliak vene dökülürler. Vajinanın üst grup lenf damarları eksternal ve internal iliak, orta grup lenf damarları internal iliak ve alt grup lenf damarları ise yüzeyel inguinal lenf nodlarına dökülür. Vajinanın inervasyonu uterovajinal pleksus, pelvik pleksus ve pudental sinir tarafından saglanır.
4.2. Uterus
Uterus yasa ve östrojen uyarısına baglı olarak agırlıgı ve sekli degisiklik gösteren fibromüsküler bir organdır. Iki kısmı vardır, müsküler yapıda olan üst kısım korpus, fibröz yapıda olan alt kısım ise serviks olarak adlandırılır. Dogurganlık çagında korpus serviksten daha büyükken, menarstan önce ve menopozdan sonra serviks ve korpusun boyutları birbirine yakındır. Korpusun içinde kalın müsküler bir tabakayla çevrelenmis olan üçgen biçimli bir endometrial kavite vardır. Endometrial kavitenin üst kısmında korpus yukarıya dogru uzanım gösterir ve buraya fundus denir. Endoservikal kanalın endometrial kaviteye açıldıgı bölgeye isthmus denir. Korpusun üst kısmında her iki tarafta fallop tüplerinin giris bölgelerine kornu denir. Uterusun altta vajinaya ve pelvisteki yapılara tutunmasını saglayan bazı ligamentleri vardır. Bu ligamentler söyle sıralanabilir: i) borad ligament (ligamentum latum uteri), uterusun kenarları ile pelvis yan duvarı arasında uzanan çift katlı periton katlantısı olup, içinde uterin arterler, fallop tüpleri, parametrium ve üreterler bulunur,
ii) round ligament (ligamentum teres uteri), gubernakulum artıgı olan yassı bag dokusundaki bu yapı uterusun üst dıs kenarlarından baslayarak inguinal kanala girer ve labium majoranın içindeki bag dokusunda sonlanır,
iii) sakrouterin ligament, serviksin supravajinal kısmından rektuma uzanan bag dokusu ve düz kas liflerinden olusan bir yapıdır, iv) kardinal ligament, vajinanın fornikslerinden ve serviksten baslayan bu ligament, pelvis yan duvarına uzanır ve uterusun en kuvvetli bagıdır. Bu ligamentler dısında uterus ile mesane arasındaki bag dokusuna plika uterovezikalis, serviks ile pubik kemik arasındaki bag dokusuna ligamentum puboservikalis denir. Uterusun beslenmesi internal iliak arterin dalı olan uterin arter tarafından olur. Ayrıca uterin arter ile ovarian ve vajinal arterler arasında anastomozlar vardır. Venleri; arterlere eslik eden uterin ve ovarian venlerdir. Lenfatikleri; lateral aortik, preaortik ve eksternal iliak lenf nodlarına dökülür. Uterusun inervasyonu uterovajinal pleksustan ve pleksus pelvikustan gelir. Mezonefrik (Wolffian) ve paramezonefrik (Müllerian) kanallar fetal hayatın sekizinci haftasına kadar beraber bulunan olusumlardır. Bu haftadan sonra bu kanallardan biri gelisecek ve digeri ise yok olarak cinsiyete baglı organları olusturacaktır. Transforming growth factor-b ailesi üyesi, glikoprotein yapıda olan AMH (antimüllerian hormon) testislerdeki Sertoli hücrelerince salgılanır ve sekizinci haftaya kadar müllerian kanalın regresyona ugramasını saglar. AMH yoklugunda fetus paramezonefrik kanaldan fallop tüplerini, uterusu, üst vajinayı gelistirecektir. Paramezonefrik kanallar orta hatta birleserek Y biçiminde bir yapı olustururlar, fetal hayatın onuncu haftasında bu yapı uterus, fallop tüpleri ve üst vajinayı olusturacaktır. Ayrıca paramezonefrik kanalın kaudale dogru füzyonu, mezonefronların dejenerasyonu ve fallop tüpleri ve overlerin pelvise dogru inmesiyle uterusun ön ve arkasında bulunan çift tabakalı periton katlantısı olan broad ligament meydana gelecektir. Uterin kavite, servikal kanal ve vajinanın bir kanal halini alması yirmiikinci gebelik haftasında sonlanır. Epitelin altındaki mezensimal dokudan uterusun stroması ve düz kaslar gelisecek ve yirminci gebelik haftasında uterusun mukozası endometriuma dönüsmüs olacaktır.
4.3. Fallop Tüpleri
Fallop tüpleri ve overlere beraber olarak adneks denir. Fallop tüpleri, müllerian kanalın proksimalinin kapanmamıs bir çift parçasıdır. Uzunlukları 7-12 cm arasında degisir, görevi ovumun yakalanması, konsepsiyon için uygun ortam saglanması ve fertilize ovumun endometrial kaviteye tasınmasıdır. Dört kısımdan olusur:
i)interstisyel kısım, uterusun duvarında seyreden ve tubal ostiumları olusturan kısımdır, ii) isthmus, uterusa yakın olan dar kısımdır, iii) ampulla, isthmusun lateralinde olan genis kısımdır, iv) fimbria ise peritoneal kaviteye açılan, ovumun yakalanması için parmaksı çıkıntıları olan kısmıdır. Tubaların mukozası silialı kolumlar epiteldir. Iç kısımda sirküler, dısta ise longitüdinal düz kas hücreleri bulunur. Tubalar periton ile kaplı olup, mezenterine mezosalpenks denir. Kanlanması uterin ve ovarian arterlerden olur. Venlerini, uterin ve ovarian venler olusturur. Lenfatikleri, aortiklateralis ve preaortik nodlara dökülür. Inervasyonu ise uterovajinal ve ovarian pleksustan yapılır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON tıbbi istatistik

ÖRNEKLEME VE RANDOMİZASYON Ara ş t ı rman ı n amac ı , bir gruptaki gozlemlerden topluma genelleme yapabilmektir. Orne ğ in yeni bir antihipertansif ilac ı n etkinli ğ ini tum hipertansiflerde denemek olas ı de ğ ildir. Bu amacla yap ı lan bir ara ş t ı rmada bir grup hipertansif hasta uzerinde bu ilac ı n etkisi denenir ve sonuclar genellenir; yani “bu ilac hipertansif hastalarda kan bas ı nc ı n ı du ş urmede etkilidir (ya da de ğ ildir)” denir. Cal ış maya al ı nan deneklerin olu ş turdu ğ u gruba orneklem (sample) , bu grubun temsil etti ğ i topluma evren (population) ad ı verilir. Yukar ı daki ornekte cal ış maya al ı nan hipertansif hastalar orneklemi olu ş turmaktad ı rlar. Bu cal ış man ı n temsil etti ğ i evren ise tum hipertansif hastalard ı r. Bir cal ış man ı n sonuclar ı , yaln ı z cal ış ma ornekleminin temsil etti ğ i evrene genellenebilir. ÖRNEKLEME Bir y ı l boyunca Ankara’da hastaneye yatan hastalar ı n tan ı lara gore da ğı l ı m ı n ı o ğ renmek ...

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ

AĞRININ ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ PERİFERAL RESEPTÖRLER Ağrı bilinç durumu ile ilişkili duyusal ve duygusal bir deneyimdir. Bir bireyin ne düzeyde ağrı hissedeceği hoşa gitmeyen uyaranların oluşturduğu ağrı uyarısı ve bu ağrıyı düzenleyen süreçlerin birbirleri ile etkileşimlerinin sonucudur. Ağrı deneyimini, nosisepsiyondan ayırt etmek önemlidir. Ağrı deneyimi hoşa gitmeyen uyaranların, ağrı şekline dönüşümünde görev alan nöral süreçleri tanımlar. Ağrı ve doku hasarı arasındaki ilişki çoğu hasta ve hekim tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Daha fazla doku hasarının daha yoğun ağrı hissi uyandıracağı varsayımı sezgiseldir: inatçı ağrısı olan hasta zaman içinde ağrı şikayeti üzerine yoğunlaşır ve muayene eden hekim bu ağrı şikayetine yol açabilecek herhangi bir bulgu genellikle bulamaz ve hasta gözünde güvenilmez hale gelir. Doku hasarı derecesi ile ağrı şiddeti arasında basit bir doğrusal ilişki olmadığının anlaşılması ve ağrı deneyiminin karmaşıklığının ve birçok etkenden etkilendiğinin ...

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ

8)EGO BÜTÜNLEŞMESİ YA DA UMUTSUZLUK DÖNEMİ Psikososyal kriz: ego bütünlüğü ve umutsuzluk Egonun güçlenmesi sonucu gelişen duygu: bilgelik Yaşlılık dönemini kapsar. Özerklik duygusu zayıflamakta, girişimcilik kaybolmakta, yakınlık ve üretkenlik azalmaktadır. Yaşlı birey beden ve zihin arasındaki bozulan bütünlüğü sağlamak, hayata düzen ve anlam verebilmek için bir araç olarak felsefeyi kullanır. Benlik bütünlüğü benliğin kendi içinde bir düzen ve anlamının bulunmasıdır. Olumlu, olumsuz, acı, tatlı yönleri ile bütün bir yaşamın olduğu gibi kabul edilişidir, geleceğin korku ve endişe ile karşılanmamasıdır. Ego bütünlüğü bedendeki güç kaybı, bellekte zayıflama ve toplumsal açıdan da üretkenlik ve sorumlulukla ilgili kayıpların bir denge içinde bir arada tutulmasıdır. Geçmişin yeni baştan yaşanabilmesi için bir pişmanlık yoktur. Benlik bütünlüğüne ulaşmış kişi ölümden korkmaz. Bu evrede daha önceki dönemlerde kazanılmış benlik özelliklerinin iyice olgunlaşması ve birbirleriyle bütünleştiril...