AKROMEGALİDE TEDAVİ
Akromegalide, diğerlerine en üstün olan tedâvi transsfenoidal cerrahi girişimdir. Cerrahiden sonra hastalık etkin olarak devam ediyorsa, radyoterapiye başvurulur. Somatostatin analogları, radyoterapi gibi, hastalığı aktif olarak devam eden akromegalikler için yeni bir tedâvi seçeneğidir. Tedâvinin etkin olduğuna karar verilmesi için hem GH değerlerinin hem IGF-1 değerlerinin normale dönmesi gerekir. IGF-1 değerlerinin normale dönmüş olması, mortalitenin de normal hıza dönmüş olması demektir (14).
Eski Bir Tedavi Yöntemi: Ytrium 90 implantasyonu Eksternal radyoterapinin yan etkileri, transsfenoidal girişimin 1960-1970’li yıllarda henüz gelişmemiş olması sebebiyle 1963-1978 arasındaki yıl-larda, bir Cushing ve 2 akromegali vakasını Hammersmith Hastahanesi'ne (Londra) göndererek Ytrium 90 iğnesi implantasyonu yaptırmış ve bu olguların 1995’deki durumlarını yayınlamıştık. Bu üç vakanın en yaşlısı 1963’de implantasyon yapılan hastamızı, implantasyondan 36 yıl sonra, karaciğer sirozundan kaybettik. Diğer iki olgu, yaşam kaliteleri oldukça iyi olarak hayattadır. Her üç vakanın da implantasyon uygulamasını gerçekleştiren, Hammersmith Hastanesinden emekli Prof. Dr. G.F. Joplin'dir. Kaynak: Efe B, Hatemi H, Taşan E, Gündoğdu S.: Ytrium-90 implantasyonu yapılan Hipofiz tümörlü olguların sunumu Klinik Gelişim 8:3834, 1995.
Somatostatin Tedavisi
1970’li yılların başında, prolaktinomaların tedâvisi için geliştirilen bromocriptine'in (parlodel) akromegalide artmış olan GH salgılanmasını da, paradoks olarak azalttığı bulundu. 1970’li yılların sonunda, bromocriptin kullanılan hastalarda adenom dokusunun küçüldüğü (shrinkage) gözlemlendi. 1984 yılında akromegali tedâvisi için yeni bir olanak, somatostatin analoglarının tedâvi alanı na girmesiyle doğdu. 1995’de somatostatin analogu olan Octreotide'in, Sandostatin LAR adı ile, uzun etkili farmakolojik şekli geliştirildi (Novartis). 2000 yılı Endokrinoloji Kongresinde Dr. Shlomo Melmed, hipofizin plüripotansiyel ana hücreleri için birçok yazılım faktörünün mevcut olduğunu, bu hücrelerden bazofilik ve asidofili hipofiz hücrelerinin geliştiğini, bu hücrelerden birinin monoklonal ekspansiyona uğraması hâlinde, tümör oluştuğunu belirtti. Dr. Melmed, 15 yaşında bir kız, gigantism hastası nı sundu. Bu kızda, invazif bir hipofiz adenomu söz konusuydu. 2 cerrahi girişimden sonra yine de bu hastada medikal tedâvi gereği vardı. Sandostatin LAR ile bu kontrol sağlanmıştı. Aynı kongrede Dr. AB Atkinson şu görüşteydi: “1 cm’den büyük olan adenomlarda, yalnız cerrahi girişim, tedâvide yeterli olmamaktadır.” Eksternal radyoterapinin yararlı olması yıllar almaktadır. Hipopituitarizme bağlı yan etkileri de, olumsuz yönüdür. Dr. Atkinson, optik kiazmaya baskı yapmayan 20 makroadenom ve 7 mikroadenom vakasını (toplam 27 vaka) ilk tedâvi olarak Sandostatin-LAR tedâvisine almış, hastalara 6 ay boyunca günde 300-600 microgram Sandostatin LAR, subkütan olarak uygulanmıştır. ‹lk 3 ayda ortalama GH seviyesi %20’sine kadar düşmüş, tümör volümünde de %20 kadar azalma saptanmıştır. 6 ay sonra %37 hastada IGF-1 değeri yaş normallerine gelmiştir. 6 ayın sonunda adenom hacmında %46 (mikroadenomlar) ve %49 (makroadenom) düşme kaydedilmiştir. Tedâviye 6 aydan sonra da devam edenlerde volüm küçülmesi devam etmiş ve %68 oranında volüm küçülmesi sonucuna ulaşılmıştır.
Akromegalide, diğerlerine en üstün olan tedâvi transsfenoidal cerrahi girişimdir. Cerrahiden sonra hastalık etkin olarak devam ediyorsa, radyoterapiye başvurulur. Somatostatin analogları, radyoterapi gibi, hastalığı aktif olarak devam eden akromegalikler için yeni bir tedâvi seçeneğidir. Tedâvinin etkin olduğuna karar verilmesi için hem GH değerlerinin hem IGF-1 değerlerinin normale dönmesi gerekir. IGF-1 değerlerinin normale dönmüş olması, mortalitenin de normal hıza dönmüş olması demektir (14).
Eski Bir Tedavi Yöntemi: Ytrium 90 implantasyonu Eksternal radyoterapinin yan etkileri, transsfenoidal girişimin 1960-1970’li yıllarda henüz gelişmemiş olması sebebiyle 1963-1978 arasındaki yıl-larda, bir Cushing ve 2 akromegali vakasını Hammersmith Hastahanesi'ne (Londra) göndererek Ytrium 90 iğnesi implantasyonu yaptırmış ve bu olguların 1995’deki durumlarını yayınlamıştık. Bu üç vakanın en yaşlısı 1963’de implantasyon yapılan hastamızı, implantasyondan 36 yıl sonra, karaciğer sirozundan kaybettik. Diğer iki olgu, yaşam kaliteleri oldukça iyi olarak hayattadır. Her üç vakanın da implantasyon uygulamasını gerçekleştiren, Hammersmith Hastanesinden emekli Prof. Dr. G.F. Joplin'dir. Kaynak: Efe B, Hatemi H, Taşan E, Gündoğdu S.: Ytrium-90 implantasyonu yapılan Hipofiz tümörlü olguların sunumu Klinik Gelişim 8:3834, 1995.
Somatostatin Tedavisi
1970’li yılların başında, prolaktinomaların tedâvisi için geliştirilen bromocriptine'in (parlodel) akromegalide artmış olan GH salgılanmasını da, paradoks olarak azalttığı bulundu. 1970’li yılların sonunda, bromocriptin kullanılan hastalarda adenom dokusunun küçüldüğü (shrinkage) gözlemlendi. 1984 yılında akromegali tedâvisi için yeni bir olanak, somatostatin analoglarının tedâvi alanı na girmesiyle doğdu. 1995’de somatostatin analogu olan Octreotide'in, Sandostatin LAR adı ile, uzun etkili farmakolojik şekli geliştirildi (Novartis). 2000 yılı Endokrinoloji Kongresinde Dr. Shlomo Melmed, hipofizin plüripotansiyel ana hücreleri için birçok yazılım faktörünün mevcut olduğunu, bu hücrelerden bazofilik ve asidofili hipofiz hücrelerinin geliştiğini, bu hücrelerden birinin monoklonal ekspansiyona uğraması hâlinde, tümör oluştuğunu belirtti. Dr. Melmed, 15 yaşında bir kız, gigantism hastası nı sundu. Bu kızda, invazif bir hipofiz adenomu söz konusuydu. 2 cerrahi girişimden sonra yine de bu hastada medikal tedâvi gereği vardı. Sandostatin LAR ile bu kontrol sağlanmıştı. Aynı kongrede Dr. AB Atkinson şu görüşteydi: “1 cm’den büyük olan adenomlarda, yalnız cerrahi girişim, tedâvide yeterli olmamaktadır.” Eksternal radyoterapinin yararlı olması yıllar almaktadır. Hipopituitarizme bağlı yan etkileri de, olumsuz yönüdür. Dr. Atkinson, optik kiazmaya baskı yapmayan 20 makroadenom ve 7 mikroadenom vakasını (toplam 27 vaka) ilk tedâvi olarak Sandostatin-LAR tedâvisine almış, hastalara 6 ay boyunca günde 300-600 microgram Sandostatin LAR, subkütan olarak uygulanmıştır. ‹lk 3 ayda ortalama GH seviyesi %20’sine kadar düşmüş, tümör volümünde de %20 kadar azalma saptanmıştır. 6 ay sonra %37 hastada IGF-1 değeri yaş normallerine gelmiştir. 6 ayın sonunda adenom hacmında %46 (mikroadenomlar) ve %49 (makroadenom) düşme kaydedilmiştir. Tedâviye 6 aydan sonra da devam edenlerde volüm küçülmesi devam etmiş ve %68 oranında volüm küçülmesi sonucuna ulaşılmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder